Sayın bay KEMAL KERİNÇSİZ Büyük Hukukçular Birliği Derneğine" hitaplı yazılmış 4 sayfadan ibaret yerli malı kullanma konulu yazı ile ilgili sorulduğunda; Söz konusu kişinin kendisini aradığını, hatta bu yazıyı dernekte gündemlerine aldıklarını, bu mektubu okuduklarını, ama onun söylediklerini yapamadıklarını ve kendisine de dönemediğini, A4 kağıda kendi el yazısı ile yazmış olduğu "K.ÇEKMECE Be.. Görüşmede ismi geçen Erdoğan KAYA' nm Bilecik Söğütlüler Derneği Başkanı olduğunu, burada kastedilen anma toplantısının HABLEMİTOGLU cinayetinin dosyasının neden işletilmediği konusunda Cumhuriyet Savcılığına dilekçe verilmesine ilişkin yapılan basın açıklaması olduğunu, bu toplantıya son derece aydın bir kesim katıldığını, katledilen kişinin öğretim üyesi olması, Türk milletinin bir aydını sıfatına sahip bulunması nedeniyle katılımcılar arasında öğretim üyeleri, ordu mensupları gibi üst elit kesimin katıldığını, kendisinin burada bahsetmiş olduğu hadisenin sivil toplumun doğrudan siyasete ve iktidara oynamasının mümkün olmadığını gerçek amacının ülkeyi yöneten siyasi iktidarı etkilemek, yönlendirmek ve kendi projeleri doğrultusunda hükümetin hukuk kuralları çerçevesinde faaliyetlerde bulunmasına zemin hazırlamak, bir noktada buradaki sivil toplum kuruluşları baskı grupları rolünü oynamakta, nitekim telefonda bu sivil toplum kuruluşlarının yapacağı mücadelenin tamamen meşru zemin içerisinde iktidarı etkilemeye yönelik faaliyetler içerisinde bulunması gerektiğini ifade etmiş olduğunu, Devletin işgal edilmesinden kastının da küreselci dünya sermayesine entegre edilmesi konusunda dış güçlerin içerideki yöneticileri etkilemeye yönelik faaliyetlerinde zaman zaman başarıya ulaştıktan, yöneticilerimizin çok az da olsa bir kısmının şahsi menfaatler güderek bir kısmının da yanılgı içerisinde bu güçlerin amaçlarına hizmet etmeleri ve millet menfaatlerinden uzaklaştıklarını ifade etmek için kullanılmış olduğunu, Should you loved this short article as well as you would want to obtain details relating to daha fazla bilgi almak için kindly visit our web-site. yoksa Devletin askeri bir işgalinin asla olamayacağını, buradaki kastının askeri işgalden ziyade yabancılara az da olsa bilerek, çoğunlukla yanılarak yapılan milletin zararına olan hizmetler olduğunu, tamamen bu grup kastedilmiştir, dönem dönem bu tür kişilerin ve grupların Devlet içerisinde etkin role de ulaştıktan inkar edilmez bir gerçektir, Devlet hayatında yapılan yanlışlıklarda hep bu yanlış kişilerin seçimlerinden kaynaklanmış olduğunu, Yine aynı görüşme içerisinde bulunan "Ay Yıldız Birliği içinde yer almak istiyoruz, o konuda hatta imkan nispetinde bulunduğunuz yerde diğer dernekler varsa oraya sokmaya çalışın evet iş genişlemektir anlatabildim mi genişlemektir, oralardan buralara geldiğininiz ateşler yakıyorsunuz, sağ olun" şeklindeki beyanı hatırlatılarak sorulduğunda; Burada Ay Yıldız Birliği platformunun gelişmesinden bahsettiklerini, 250' ye yakın derneğin bu platform altında faaliyet göstermekte olduğunu, elbetteki bu platforma fazla derneğin katılması söz konusu sivil toplum gücünün de etkinliğini ve kamuoyu oluşturmasında daha güçlü hale gelmesini, söz ve dileklerinin dinlenmesine yol açacağını, her kurum ve kuruluşun büyümek ve genişlemek istediğini, buradaki asıl önemli olan sonuç büyümenin meşru zemin içerisinde ve meşru talepler içeren bir büyüme olması olduğunu, AY YILDIZ BİRLİĞİNİN içerisinde KAMU SEN' den tutunuzda Mühendisler Birliğinden, Şehit Aileleri Derneklerinden birçok güzide kurum ve kuruluş bulunduğunu, Söğütlüler dernek başkanının yönetim kurulu üyeleri ile birlikte Necip HABLEMİTOĞLU' nu anma törenine gelmesi ve güç katması anlamında kullanıldığını, 3085 sayılı tape okunup sorulduğunda; Görüştüğü kişinin HİLAL isimli Cumhuriyet Gazetesi muhabiri olduğunu, Görüşme içinde bulunan soruşturma ile ilgili Emniyet, Savcı, MİT ve Beşiktaş adliyesi Hakim ve Savcıları ile Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri hakkında söyledikleri tek tek okunup sorulduğunda; Kendisinin kastının kurumların genelini ve tamamını karalamak olmadığını, ancak sözü edilen kurumlar içerisinde çok uzun zamandan bu yana istenmeyen bazı grupların kadrolaşma hareketlerinin olduğunu hepimizin bildiği bir gerçektir, nitekim bu kadrolaşma hareketlerini yapan cemaatın lideri hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmış verilen beraat kararı Yargıtayca bozulmuş ve Yargıtay kararında dahi söz konusu cemaatin Devletin birçok kurum ve kuruluşunda kadrolaşma hareketine girdiğini, yine Devletin birçok Güvenlik ve Emniyet Kuruluşlarının tuttuğu raporlarında söz konusu cemaatin kadrolaşma konusunda ve Devleti ele geçirme konusunda iddialı faaliyetlerde bulunduklanm içeren raporlar yayınlamış olduğunu, bu raporlarda zaman zaman basma yansıdığını, ama hiçbir şekilde ne Yargı teşkilatını, ne Emniyeti, ne MİT'i ne de Yüksek Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunun tamamını suçlamak ve kadrolaşma hareketinin bütününü kapsadığını iddia etmenin mümkün olmadığını, zaman zaman bu siyasi kadroların kurumlar içerisinde aşın etkinlik içerisine girdiklerini, Devletin çok önemli fonksiyonlannı ele geçirmek için itina ile belirttiğim kurumlar üzerinde faaliyet gösterdikleri, yadsınamaz bir gerçek olduğunu, geçmişteki sağ sol kadrolaşmalan yerine şimdi daha değişik toplum tarafından kabul edilmesi mümkün olmayan sistemi çürütücek ve çökertecek gruplaşmaların olduğunu gözlemlemekte olduğunu, bu Devlet yapılanması içinde son derece rahatsızlık veren hastalıklı bir konuma bürünmüş olduğunu, bu sebeple kastının az da olsa bu tür kadrolaşma hareketlerinin sözünü ettiği kurumlarda varlığına ilişkin olduğunu, bu konuda elbetteki üzüntü duyduğunu, bunun önüne geçilmesinin doğrudan doğruya siyasal iktidarın faaliyetleri sonucunda gerçekleşebileceğini, bu konuda bizlerin yapması gereken bu tehlikeli kadrolaşma hareketlerini açığa çıkartmak, kamuoyunu aydınlatmak böylelikle tehlikenin boyutlarına dikkat çekmektir, son olarak Hakim ve Savcılar Yasasında yapılan değişiklikle 4.000' e yakın hakim ve savcı adayının belli bir görüş mensubunun içinden seçileceğine ilişkin iddialar sadece basında yer almamış, ana muhalefet partisi de dahil olmak üzere bütün parti genel başkanlarının serzenişlerine konu olmuş olduğunu, ancak bugün ne şekilde olursa olsun Türk Yargısı bu kadrolaşma hareketine asla yenik düşmemiş olduğunu, kişilerin yaptığı hataların bir kurumu kesinlikle olumsuz bir çizgiye götüremeyeceğini, bu nedenle kendisinin maksadının burada bu tehlikeli gidişe dikkat çekmek olduğunu, yoksa asla hiçbir hakim ve savcımıza hakaret kastıyla bu tür ifadeleri kullanmasının mümkün olmadığını, sözlerinin tamamen aşın bir kızgınlık ve davanın da olumsuz bir şekilde seyretmesinden mütevellit amacı aşan sözler olduğunu, ne iş bu dosyayı yürüten sayın savcı Zekeriya ÖZ'ün ne de bir başka kamu görevlisinin bu tür sözlere muhatap olmasını kabul etmesinin mümkün olmadığını, bu sebeple bu sözlerimin tamamen maksadı çok fazla aşan sözler olduğunu, 3086 sayılı tape okunup sorulduğunda; Görüştüğü şahsın Av.
HershelS9050994810454 (비회원)
APLOSBOARD FREE LICENSE
댓글 달기 WYSIWYG 사용