Ülkemizin en zorlu mücadelesinde, her bölgeye eşit mesafede olduğu ve kolay ulaşıldığı için önce Kurtuluş Savaşı’nın merkez karargâhı olarak kullanılan ve TBMM kurulduğu andan itibaren fiilen başkent haline gelen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti başkenti Ankara, If you loved this information and you would love to receive details regarding geleneksel diyarbakır helvası ve lokumu kindly visit our own page. İç Anadolu bölgesindedir. Antik çağlardan beri birçok uygarlığın izlerini taşıyan Ankara’da, tarihi ve sanatsal sergilerin yapıldığı onlarca müzenin yanında askeri olanlarla birlikte ellinin üzerinde müze bulunmaktadır. Şehrin sembolü, kurucu önderimiz Atatürk’ün sonsuzluk uykusunda olduğu Anıtkabir ve Ulus Meydanı'ndaki Zafer Anıtıdır. Ankara’dan hediye ne alınır diye şehri dolaşmaya çıktığınızda, Atatürk maketi ve rozeti, geleneksel el sanatları ürünleri, Çıkrıkçılar Yokuşu ve Saman Pazarından organik ve yöresel gıdalar, biblo, el yapımı gümüş telkâri takılar, Beypazarı kurusu, havuç lokumu, bal, Kalecik Karası şarabı satın alabilir, Ankara temalı kupalar, anahtarlıklar, magnetler ve tabaklardan sevdiklerinize hediye edebilirsiniz. 19. Urfa'dan Ne Alınır? Dokuz bin yıllık geçmişi ile Peygamberler Şehri olarak bilinen ve yakın zamanda Göbeklitepe Antik Kalıntılarındaki yeni buluşlarla gündeme damgasını vuran, Türkiye’nin en büyük yedinci şehri Urfa, Güneydoğu Anadolu Bölgesindedir. Kurtuluş savaşında ortaya koyduğu büyük mücadele ile adının başına "şanlı" eklenen, ülke ve dünya tarihindeki destanların, mitolojilerin, masalların kaynağı Urfa’da, insanlık tarihinin başlangıcını değiştiren Göbeklitepe Antik kentini, Balıklı Gölü ve Urfa Kalesi’ni görmeden dönülmez.

Başta Mevlana ve Şems-i Tebrizi ’nin müze olan türbelerinin yanında Sultanlar Türbesi, Tavus Baba Türbesi, Alâeddin Camii, Aziziye Camii, Selimiye Camii, Kapu Camii gibi Osmanlı döneminden günümüze kadar uzanan Konya’nın tarihi yerlerinin inanç turizmi açısından çok büyük önemi vardır. Hz. İsa’nın havarilerinden olan Aziz Paul’un ilk vaaz verdiği yer olan ve Kral yolunda bulunan Kilistra Antik Kenti ve aynı zamanda dünya çapında üne sahip Çatalhöyük antik kenti de Konya’da görülmesi gereken yerlerdendir. Sıradışı mutfağıyla ziyaretçilerini şaşırtan Konya’dan, bamya çorbası, tirit, etli pide, tandır böreği, tandır kebabı, furun kebabının tadına bakmadan dönülmez. Seyahatten dönerken meşhur Mevlana şekeri ve lokumların yanına, Konya’dan alınabilecek hediyelik eşyalar içinde Konya temalı magnetler, semazen ve derviş bibloları alabilirsiniz. 5. Muğla' dan Ne Alınır? Bir yanda Ege Denizi bir yanda Akdenizi kucaklayan, dillere destan koyları, vadileri, plajları, tabiat güzellikleri, antik şehirleri ve tarihi eserleri ile her ilçesinde gezebilmek için bol zaman ayırmanız gereken Muğla ili, bazı ilçelerinin sınırları Akdeniz Bölgesine dâhil olsa bile Ege bölgesinde yer alır.

Bakır tavanın içindeki su kaynayınca içine bakır süzgeç yerleştirildi. Peynir dilimleri de süzgecin içine. Eritme işlemi başladı. Bir kısmı örüldü, bir kısımda otlu peynir olarak şekillendirildi. Peynirler birer birer tuzlanıp teneke kutuya yerleştirildi. Peynir eritilirken ocağın yanından ayrılmazdım. Babam bana ‘’pisika ber beroj’’ derdi. Peynir çok taze olduğu için yemezdik. Eritilen peynirden annem bana bir parça uzatırdı. Bende Virjin’i taklit eder, onun gibi iki elimle, erimiş peyniri çeker, örük yapmaya çalışırdım. Sonra da biraz tuza batırır yerdim. Eritme işleminin sonunda elde edilen peynirin yağlı sütü ile Virjin’in çörekleri yapılacak, rezene, mahlep kokuları bizi geçmişteki iyi kötü anılara götürecekti. Öte yandan o zamanlar çarşı fırınlarında yapılan bol şekerli, taze peynirli ekmeklerin de tadına doyum olmazdı. Peynir eritme günün en güzel ziyafeti peynir helvasıydı. Büyük bir baş peynir helva için hemen bir kenara konulurdu. Helvaya yağ da eklenmezdi zira, peynirin yağı yeterli gelirdi. Virjin peynir helvasını harika yapardı. Helvanın ununu kavururken koku bütün mahalleye yayılır, ince ince dilimlenmiş, tam yağlı peyniri bir tavada eritip, üzerine şekeri, kavrulan unu ilave ederdi. Elindeki büyük ağızlı şimşir kaşıkla helvayı sabırla, sevgiyle karıştırırdı. Tabak tabak helva hem diğer komşulara hem de yardıma gelen komşulara dağıtılırdı. Helva dağıtıcısı bendim. Koşa koşa komşulara helvayı yetiştirirdim. Peynir helvası diğer helvalara benzemez, çabucak soğur, soğuyunca da peynirin o telli hali kaybolurdu. Kendine has mimarisi olan iklime uygun evlerimiz birer birer yok oldu, şehrimizi katlettik. Geniş avlulu taş evlerin yerini binalar aldı. Kuzey ve güney cepheli, kalın duvarlı, eyvanlı evler Diyarbakır’ın sıcağını hissettirmiyordu. Toprak damlı evler, yüksek tavanlı odalar, yiyeceklerin saklandığı mahzenler birer hatıra olarak kaldı. Yazın sıcağını geçirdiğimiz avlular, avlulardaki anılar teker teker silinir oldu. Sıkışıp kaldığımız binalar içinde şehrimize ait hiçbir şeyi yapamaz olduk. Evde yapılan peyniri, kurutmaları, kazanlarda pişirilen ayvalı kavurmayı, domates biber salçası ne varsa hepsinin hazır tüketir, kayıp şehirde kayıp tatları arar olduk. Diyarbakır peynir helvası tadında nice güzel günlere. Ağzımızın tadının bozulmaması dileğiyle.